şiddet içeren ilişkiden çıkmanın önündeki engeller
Şiddete maruz bırakılan kişilerin* mücadele etmek zorunda kaldığı sorunlardan biri de “mağdur suçlayıcı” bakış açısıdır.
Mağdur suçlayıcılık, şiddetin sorumlusu olarak şiddete maruz bırakılan kişiyi suçlamak anlamına gelir. Bu bakış açısı, şiddeti uygulayan kişiyi suçsuz sayar. Şiddete maruz bırakılan kişiyi sorumlu tutar, kişinin neden o şiddeti hak ettiği hakkında da bahaneler üretir. Şiddeti uygulayanın değil de şiddete maruz kalanların suçlandığı, sıkça duymuş olabileceğin cümlelerden bazıları şunlara benzeyebilir:
-
“Zaten sevgilisi değil miydi?”
-
“Neden daha önce anlatmamış?”
-
“Ayrılsaymış o zaman.”
-
“Demek ki hak etmiş.”
-
“Öyleyse halinden memnun olmalı.”
-
“Bazıları da şiddet yaşamak istiyor.”
-
“Bak, yine ona geri dönmüş.”
-
“Buna rağmen bir de ilişkide kalmayı seçiyor.”
Kişiler suçlanacaklarını düşündükleri için bazen yaşadıkları şiddeti anlatmaktan çekinirler. Kimsenin onlara inanmayacağını, hatta kendi davranışlarını şiddetin sebebi olarak göstereceklerini düşünebilir ya da şiddete maruz bırakıldıkları bir ilişkiyi sürdürdükleri için yargılanmaktan çekinebilirler.
Dışarıdan bakan biri için, şiddet içeren bir ilişkiyi sonlandırmak kolay görünebilir. Oysa flört şiddeti, kontrol ve güç üzerine kuruludur ve kişinin karar verme gücünü zamanla elinden alabilir. Bu nedenle, güvensiz bir ilişkide kalan kişileri yargılamak ve suçlamak yerine, ayrılmalarına engel olabilen birçok nedeni fark etmek önemlidir. Bu, şiddete maruz bırakılan kişilerin açılmalarını ve destek almalarını kolaylaştırabilir. Şiddet içeren bir ilişkiyi sürdürmenin sebepleri arasında şunlar olabilir:
güvensiz davranışları sevgi göstergesi sanmak
Diziler, filmler, reklamlar, sosyal medya paylaşımları ve sosyal çevredeki ilişkilerde yaşananlar; kıskançlık, sahiplenme ve kontrol gibi davranışları aşk ve sevginin göstergesi sanmaya neden olabilir. "Seni sevmesem kıskanmam, sevdiğimden yapıyorum, sevmesem umrumda olmazsın” gibi cümleler kişinin maruz kaldığı kontrol ve baskıyı, sevginin bir parçası olarak sunabilir. Bu nedenle, kişiler şiddete maruz bırakıldıklarının farkında olmayabilir. Ayrıca, kendi ilişkilerini karşılaştırabilecekleri güvenli bir ilişki örneğinin bulunmaması, zarar veren davranışları fark etmeyi zorlaştırabilir. Bu davranışlara maruz bırakılanlar, her ilişkinin böyle olduğunu düşünebilir. İlişkilerde bazen kıskançlık hissedilebilir, ama bu kontrol ve şiddetin bir bahanesi değildir. Kıskançlık duygusunun nedenleri üzerine düşünmek ve bu duygu ile baş etmek kişinin kendi sorumluluğudur.
utanç ve kabullenmemek
Kimse şiddet içeren güvensiz ilişkiler yaşamak istemez ve bunu hak etmez. İlişkide şiddete maruz bırakılan kişinin bunu başkasıyla paylaşması bir yana, bazen kabul etmesi bile çok zor olabilir. Şiddete maruz bırakılan kişi, şiddete maruz bırakılmanın bir zayıflık olduğunu düşünebilir; bunu kendisine ve partnerine yakıştıramayabilir. Bu durumun yarattığı utanç sebebiyle, şiddeti görmezden gelebilir ya da kabul etmeyebilir.
sorumlu ve suçlu hissetmek
İlişkilerde şiddetin oluşması ve gerçekleşmesi birdenbire olmaz, belli bir sürece yayılır. Şiddet uygulayan partner(ler) ilişkide güç ve kontrolü genelde zamanla ele geçirir. Bu süreçte, şiddete maruz bırakılan kişi yalnızlaşabilir, özgüven kaybına uğrayabilir ve kendini suçlayabilir. Bu sebeple de, kendi davranışları sonucunda şiddete maruz bırakıldığına inanabilir ya da hatayı kendinde arayabilir.
Kişi, “Aslında böyle biri değil, ben çok kızdırdım, bu aralar pek iyi hissetmiyor, o nedenle böyle davrandı" gibi düşüncelere kapılabilir. Ya da partnerinin “Sen de damarıma bastın, ben sana oraya gidemezsin demiştim, bana bunu sen yaptırdın" şeklindeki manipülasyonlarını kendi düşüncesiymiş gibi kabullenebilir.
kimsenin ona inanmayacağını düşünmek
Şiddet mağdurlarının suçlanması ve yargılanması nedeniyle, şiddete maruz bırakılanlar çoğu zaman kimsenin onlara inanmayacağını düşünürler. Bu da yaşadıkları şiddeti paylaşmalarına ve destek istemelerine engel olabilir. Şiddeti uygulayan kişi bazen ünlü, popüler, saygın ya da sevilen biri olabilir. Bu yüzden de şiddete maruz bırakılan kişi, açıldığı insanların kendisine inanmayacağını ya da taraf tutacağını düşünebilir.
korkmak
Korku, farklı nedenlerle ortaya çıkabilir. Şiddete maruz bırakılanlar ayrıldıktan sonra yalnız kalmaktan ya da ayrılma kararı sebebiyle daha fazla şiddete maruz kalmaktan korkabilirler. Çoğu şiddet durumu ayrılık kararı ya da konuşmasından sonra artar. Şiddet uygulayan kişi, fiziksel ve psikolojik yollarla partnerini tehdit edebilir. Örneğin, ilişkinin özelini diğer insanlarla paylaşacağını söyleyebilir ya da partnerinin çevresine açılmadığı LGBTİ+ bir ilişkide partnerini cinsel yönelimini açık etmekle tehdit edebilir.
destek kaynaklarına ulaşamamak
Genç biri için flört ilişkilerinden bir yetişkine bahsetmek ve bu konuda konuşmak kolay olmayabilir. Özellikle toplumsal cinsiyet rolleri ve toplumdaki yaygın homofobi/transfobi/bifobi, genç kadınların ve LGBTİ+’ların aileleri ve yakınlarındaki yetişkinlerle ilişkileri hakkında konuşmalarını zorlaştırabilir. Kişiler, okullarındaki rehberlik servislerine yeterince güvenmeyebilirler. Kişi, ilişkisi içinde yalnızlaşmış ve arkadaş çevresi de daralmışsa, sosyal anlamda destek alamamak, kişinin ilişkiden çıkmasını zorlaştırabilir.
ilişkiyi sürdürmek konusunda baskı hissetmek
İlişkide olmak, dışarıdan havalı görünebilir. Özellikle arkadaş çevresinde çoğu kişinin ilişkisi varsa, “Kötü ilişki, olmayan ilişkiden iyidir” düşüncesi baskın olabilir. Kişiler, arkadaşlarından kabul görmek için mutlu ya da güvende hissetmeseler bile bir ilişkide olmak zorundaymış gibi hissedebilirler.
kültürel ya da dinî değerlerin baskısını hissetmek
Kültürel ve dinî değerler, ilişkilerde fiziksel, duygusal ve cinsel yakınlığın nasıl olması gerektiğine dair neyin doğru ve normal olduğunu belirler. Bunlar,
-
‘Namus’ düşüncesi, insanların hayatları boyunca tek bir insanla birlikte olması beklentisi,
-
LGBTİ+ ilişkilerin günah olarak görülmesi,
-
Evlilik öncesi cinsel ilişkilerin kabul görmemesi, veya,
-
Farklı din ya da kültürlere mensup insanların beraberliklerine dair önyargılar ile ilgili olabilir.
Bu değerler bazen ayrılık kararını zorlaştırabilir ya da ilişkinin bilinmesine dair kaygıları beraberinde getirebilir. “İlişkimde şiddet olabilir ama ayrılırsam ailem ne der?", "Şiddet gördüğüm zamanlar olsa da bunlar her ilişkide olabilir, hemen ayrılığı düşünmemeliyim" diyerek kişiler, güvensiz olmasına rağmen ilişkide kalmayı, ayrılmaktan daha kolay bulabilir.
göçmen ya da sakat/engelli olmak
Göçmenlik ve sakatlık/engellilik, şiddet hakkında konuşmayı ve destek aramayı zorlaştırabilir. Örneğin, şiddete maruz bırakılan bir göçmen, ülkedeki yasal statüsü bakımından partnerine bağımlıysa, ayrılık kararı alamayabilir ya da partneri onu bu statüye bağlı haklarından mahrum bırakmakla tehdit edebilir. Kişi, bu süreçte bulunduğu ülkede destek istemek için hangi kişi ve kurumlara başvuracağını, ne tür hakları olduğunu bilmeyebilir.
Şiddete maruz bırakılan sakat/engelli bir insan ise, “Bir partner bulmuşsun, daha ne istiyorsun?” gibi bir bakış açısıyla karşılaşıyor olabilir. Zihinsel engel durumlarında şiddete maruz bırakılan kişinin çevresindekiler onun adına karar alabilir, bireyliğini yok sayabilir. “Engellilerin cinsel yaşamı olmaz”, “Romantik bir ilişki onlar için bir lükstür” şeklindeki önyargılar da sakat/engelli kişilerin güvensiz ilişkiler içinde kalmalarına yol açabilir.
bir şeylerin değişeceğini ummak
Kişiler çoğu zaman şiddeti uygulayan partnere sevgi ile bağlıdır ve ilişkinin değil, şiddetin sonlanmasını isterler. Şiddet içeren ilişkilerde günün 24 saati şiddet davranışları görülmez, sakin ve mutlu anlar da olabilir. Şiddete maruz bırakılan kişiler bu anlara tutunabilir, ilişkide şiddet davranışlarının olmadığı zamanlara özlem duyabilir. Kişiler, partnerlerini değiştirebileceklerine inanırlar ya da bazen partnerleri değişim sözü vererek bu umudu canlı tutar.
hazır hissetmemek
Ayrılık için en doğru zamanı bilen kişi, şiddeti yaşayan kişinin kendisidir. İçinde bulunduğu koşullar, destek sistemleri, güvenlik duygusu gibi pek çok değişken, kişilerin ayrılığa hazır hissetme seviyesini etkiler. Ayrılık denemeleri yapıp tekrar ilişkiye dönebilirler. Her ilişki benzersiz ve kendine özgü olsa da zarar veren bir ilişkinin sonlanmasının ortalama 7 denemede gerçekleştiğini gösteren araştırmalar var.
Yukarıda sıralanan nedenler birbiri ile ilişkili olabileceği gibi, sadece bir nedenden ötürü ya da bu listede bulunmayan pek çok başka nedenle kişiler zarar gördükleri ilişkilerde kalmayı sürdürebilirler. Kararı ne olursa olsun, flört şiddetine maruz bırakılan kişilere inanmak ve onları ilişkilerini sürdürdükleri için yargılamamak, desteğin ilk adımıdır.
Peki, bu yazıyı okuduktan sonra aşağıdaki cümlelerle ilgili ne hissediyorsun?
-
“Sevgili olmaları ona böyle davranabileceği anlamına gelmiyor.”
-
“Ne olursa olsun, şiddet, uygulayanın sorumluluğudur.”
-
“Güvensiz bir ilişkiden çıkmak karmaşık bir durum.”
-
“Ayrılık basit bir karar olmayabilir.”
-
“Herkes şiddetin faili ya da maruz bırakılanı olabilir.”
-
“İlişkide güvende ve iyi hissetmek herkesin hakkı.”
İlişkisinde şiddet yaşayan bir arkadaşını desteklemek için yapabileceklerine bu yazıdan göz atabilirsin.
Bu yazıda, National Domestic Violence Hotline’ın aşağıdaki kaynaklarından yararlanılmıştır: Why people stay in an abusive relationship ve 50 obstacles to leaving.
Bu içerik, EMpower Vakfı hibe desteği ile Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği “Ne Var Ne Yok?!” Gençlik Programı ve tabukamu işbirliğinde 2021-2023 yıllarında hazırlanmıştır. Bu içerik yalnızca Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği ve tabukamu sorumluluğundadır ve EMpower Vakfı'nın konumunu yansıtmak zorunda değildir.