Okuma süresi: 9 dakika
Selam! Yaz bitti ve okullar yeniden açıldı. Bazıları üniversiteye yeni başladı, bazıları kaldığı yerden devam ediyor. Sen ne durumdasın?
Kampüste kendini rahat ve iyi hissedebilmen, flört ilişkilerini ve istediğin cinsel davranışları bol onaylı ve güvenli bir şekilde deneyimleyebilmen için bir sayı hazırladık. Peki bu sayıda neler var?
🎒 okulun yeni dönemine hazır mısın? başlıklı yazıda, bu okul yılına güzel bir başlangıç yapman için aklında bulundurabileceğin 5 kısa ama faydası bol önerimizi paylaşıyoruz.
☂️ 20’likler üniversite kampüslerinde nasıl güvende hissediyor? 20’lik yayınının kurucusu Yasmin Güleç, tabukamu’da leylekler yalanmış isimli yepyeni bir seriye başlıyor. Bu serinin ilk yazısında Yasmin 20’liklerin üniversite ilişkilerine ve bu ilişkilerin takılma kültürü odağında nasıl yaşandığına bakıyor.
✏️ kişisel sınırlarını nerelere çizmek istersin? başlıklı yazıda okuldaki “sen” hakkında konuşuyoruz. Okuldaki kişisel sınırların farklı mı? Neler senin için önemli? Bu soruları Cinsel Şiddetle Mücadele Derneğinin Ne Var Ne Yok?! Gençlik Programı ile iş birliğimiz kapsamında hazırladığımız kişisel sınırlar yazısıyla inceliyoruz.
okulun yeni dönemine hazır mısın? 🎒
Bu okul yılına güzel bir başlangıç yapman için aklında bulundurabileceğin 5 kısa ama faydası bol önerimiz var:
1- Değerler çeşitlidir. Aynı okulda aynı dersleri aldığın ya da aynı ortamda vakit geçirdiğin insanlarla her zaman aynı düşünce ve değerlere sahip olmak zorunda değilsin. Herkesin içinde büyüdüğü aile, ev ve mahalle farklı. Bunun bir sonucu olarak herkes farklı kültürel, dini ve kişisel değerleri benimseyebilir. Bu değerlerden biri diğerinden daha üstün ya da önemli değil. Bu dönemler bir yandan kendi değerlerinin neler olduğunu ve bunların senin için neden önemli olduğunu anlamaya çalıştığın, bir yandan da senden çok farklı değerlere sahip insanlarla bolca ortak alan paylaştığın dönemler. Çeşitlilikler içinde olman kendin olamayacağın anlamına gelmez.
2- Her şeye “evet” demek zorunda değilsin. Bazen yeni bir ortama girdiğinde bir şeyleri kaçırmaktan ya da insanlarda kötü bir izlenim oluşturmaktan korkabilirsin. Özellikle konu ilişkiler ve cinsellik olduğunda bazen “hayır” demekten çekinebilirsin. Bir teklife “hayır” demek sıkıcı ya da sıkıntılı olmak anlamına gelmez. Yapmak istemediğin ya da rahat hissetmediğin tüm davranışlara “hayır” demekte özgürsün.
3- Onaysız olmaz. Okulda hoşlandığın biri ya da bir ilişkin olabilir. Yakınlık türü ne olursa olsun karşılıklı onay, güven ve saygı olduğundan emin ol. Partnerinle aynı okula gittiğinde bazen aynı sosyal ortamı ve arkadaşları da paylaşabilirsin. Bunun sana çok fazla geldiğini hissedersen her zaman kendine vakit ayırmakta ve okulda partnerin olmadan da vakit geçirebileceğin alanlar yaratmakta özgürsün.
Daha detaylı bilgi için tabukamu’nun Cinsel Şiddetle Mücadele Derneğinin Ne Var Ne Yok?! Gençlik Programı ile iş birliğinde hazırladığı kişisel sınırlar ve cinsel davranışlarda onay yazılarına bakabilirsin.
4- Güvenli alanlar oluşturmaya katkıda bulunabilirsin. Okul bir eğitim alanı olduğu kadar var olma, sosyalleşme ve ifade alanı. İnsanlar fikirlerini ve kimliklerini burada çeşitli şekillerde yaşayabilir ve ifade edebilir. Sen de cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, cinsiyet ifadesi, etnik köken, dil, din, kültür ve benzerine dair çeşitliliklerin saygı ve güven çerçevesinde birlikte var olabilmesi için ayrımcılık, nefret ve şiddet içermeyen ifadeler kullanmaya dikkat edebilirsin.
5- Destek isteyebileceğin yerler ve insanlar var. Okulunda zor bir anında destek isteyebileceğin arkadaşların, öğretmenlerin, rehberlik ve danışmanlık birimi, sağlık birimi, öğrenci kulüpleri, öğrenci işleri servisi ya da dayanışma ağları olabilir. Bu yerlerin ve insanların kimler olduğunu keşfetmekten çekinme.
ile leylekler yalanmış köşesi
20’likler üniversite kampüslerinde nasıl güvende hissediyor? ☂️
Takılma kültürünün içselleştirildiği bu alanlarda 20’liklerimizin aldığı tedbirler nedir?
Ben üniversiteden 2020 yılında mezun oldum. En güzel anılarımın çoğunu içinde barındıran bu dört yıllık dönemi düşündüğümde içim bir hoş olur. ‘Ah ne keyifliydi,’ ler ile baktığım fotoğraflar, ‘bunu yaptığımıza inanabiliyor musun,’ lar ile dolu sohbetler arasında kimi zaman şunu hatırlarım: Üniversite, ben dahil, çoğu insan için etkili bir büyüme ve kendini tanımaya başlama süreci.
Anne ve babamın beni 2016 yılında kaldığım yatakhaneye bıraktıktan sonra beni sarmalayan ‘yalnızlık’ hissini düşünüyorum, mesela. Beş dakikalık üzüntünün ardından bir anda sanki içimde bir tuşa basılmıştı ve ‘tak’ yepyeni biriydim. Bireysellik içinde, saatlerce tanımadığım bir şehri anlamak için yürüdüğüm, bilgi akışının bol olduğu, her gün yeni insanlarla tanışmanın yanısıra kendimle de tekrar tekrar tanıştığım yoğun bir süreçten geçiyordum. Ve bu his harikaydı!
Bu keşif sürecinde hayatımıza giren çıkan insanlar da bol oluyor. Üniversite birçoğumuz için flört/ilişki gibi deneyimleri ilk defa tattıkları yerler oluyor. Aileden ve kendi çocukluğunu bilen ortamlardan çıktığında, koskoca bir oyun alanı sana kalıyor. Bu da kimi zaman daha ‘tabu’ olarak görülebilen (AMA OLMAYAN) şeyleri denemek için en mantıklı yerler oluyor. Üniversite uzun soluklu ve akademik açıdan zorlayıcı bir yaz kampı aslında. Çoğu insanın arkadaşlıklar kurmaya açık olduğu bir yer. Ben üniversiteye başlamadan önce, okulum bana tamamlamam gereken çeşitli çevrimiçi eğitimler yollamıştı. Bunlardan biri de flört şiddeti ve onay üzerineydi. Burada farklı modüller üzerinden onay alma, riskli durumlarda kimi araman gerektiği, birinin şiddete maruz kaldığını gördüğünde neler yapman gerektiği anlatılıyordu. Tabii, sadece katıldığın bir eğitimle olacak işler değil bunlar. Pratikte de kendini ve çevreni kollayabilmen gerekiyor.
Deneyerek öğrendiğin şeyler oluyor; ev partilerinde içkine ilaç atılma riskine karşı içkini asla bir yerde bırakıp sonra geri dönüp içmemek ya da elini hep bardağın üstünü kapatacak şekilde tutmak gibi. Kadınların tuvalete beraber gitmesi ile çok dalga geçilir, mesela. Ve kabul ediyorum, bunu yapmamızın nedenlerinden biri gerçekten eğlenceli olması, ama çok gerçek bir başka nedeni de güvenlik. Üniversitede çok büyük bir ‘hookup culture’ ya da takılma kültürü mevcut. İnsanlar ile beraber olmak kimi zaman yüceltilebiliyor bile. Brown Üniversitesi’nin okul gazetesinde yayımlanan bir yazıya göre, takılma kültürünün bu kadar baskın bir etki olmasının nedeni, üstüne çok fazla konuşuluyor olması. Yani aksiyondan çok, hava cıva olan bir konsept. Zaten 2022 yılında Slate’in yayımladığı bir makaleye göre Z-nesli, diğer nesillere kıyasla daha az cinsel ilişkide bulunuyor. Tabii, yine de bu kültürün üniversite hayatındaki yeri gözardı edilmemeli. University News’in 2022’de yayımladığı bir makale “Kuzey Amerika’da okuyan üniversite öğrencilerinin %60-80’nin bir çeşit ‘hookup’ yaşadığını,” belirtiyor. Bunların hepsini göz önünde bulundurduğumuzda birkaç şey ortaya çıkıyor; Slate’in yazısında da belirtildiği üzere z-nesli cinsel ilişkilere farklı yaklaşıyor, kimi zaman daha bilinçli olabiliyor. Ancak bu bilinç, hookup kültürünün üniversite hayatına çok derin işlemiş olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Aynı zamanda kaynaklarımın çoğunun Amerika-odaklı olduğunu farkındayım, ancak maalesef ülkemizde bu tür içerikler dergilerde pek yayımlanmıyor — küçük bir not olarak da: 20’lik ile de bunu değiştirmeyi hedefliyoruz.
Neyse.. Biz gelelim bizim 20’liklerimize:
26 yaşında dijital içerik yazarı G, yeni tanıştığı insanlarla randevularında güvende hissetmek için mekanın önemini vurguluyor.
“Üniversite zamanında tanıdığım, tanıştığım, tanışmak istediğim insanlarla akşam vs buluşmak istediğimde tedbiri elden bırakmamak için evime çok uzak olmayan, kendimi güvende hissettiğim ve bildiğim bir mekana gitmeyi önerirdim. Mümkünse, sık gittiğim ve mekanda çalışanların beni aşağı yukarı tanıdığı yerler. Eve nasil geri dönebileceğimi önceden incelerdim, yakın arkadaşlarımla canlı lokasyonumu paylaşırdım.”
Benzer bir şekilde 24 yaşındaki mimar N, okul kampüsü şehrin içinde olduğu için, bu mekansal farkındalığın önemini tekrar vurgulayarak, çok karanlık yollardan gitmesi gereken yerleri tercih etmediğini ve yolda yürürken yanında kulaklıkları olsa bile müzik dinlemediğini söyledi. Bunun yanısıra parti gibi ortamlarda insanlara yaklaşmakta zorluk çektiğini belirtti. “İlgimi çeken kişi bir grup ortamındaysa, o kişiye yaklaşmayı zor buluyorum, bir baskı oluşuyor. Ama tanıdık bir grupta, ortak bir sohbet dönüyorsa kendimi daha rahat ve güvende hissediyorum. Genel olarak aramda hiçbir iletişim ya da bağlantı olmamış insanların yanına gitmek beni strese sokuyor ve bunu yapmamayı tercih ediyorum,” dedi.
28 yaşındaki avukat Y, takılma kültürü odağında kurulan bağlar kimi zaman sığ olduğu için tanıştığı insanlarla ilgili referans aradığını belirtti. “Yani bir arkadaşımın bir yerden arkadaşı veya en azından tanıdığı çıkarsa biraz daha rahatlıyordum, sağlıklı iletişim kurabileceğimize dair ipuçları arıyordum,” dedi.
23 yaşındaki sommelier J, takılma kültürünün kuir bireyler odağında daha zor olduğunu ve kimi zaman yüceltildiğini belirtti. “Partilerden sonra berber eve gitme ve tek gecelik ilişkiler heteronormatif ilişkilerde daha yaygın. Kuir insanlar için bu zorlaşıyor çünkü kimin kuir olduğunu, ya da kuir olsa bile bunu açıkça belirtmeye hazır olduğunu bilemiyorsun. Bu nedenle takılma kültürü, kuir bireylerde, tinder/grinder gibi uygulamalarda gerçekleşiyor. Ben hiçbir zaman tek-gecelik ilişki karşıtı olmadım ve deneyimledim de. Ama AIDS krizi döneminden kalma bir homofobi ve korku bana da yansıyor. Gündelik ilişkilerden CYBE veya HIV kapma konusunda atlatamadığım bir korkum var. Flört gibi konularda ise, karşımdakinin kuir olup olmadığını bilemediğim için, bazen direk etkileşime girmiyorum,” dedi.
Sağlık endişesinin yanısıra, 25 yaşındaki mühendis A, insanlara bir süre kuir olduğunu söylemediği için çekingen ve utangaç olduğunu belirtti. “ Bunun nedeni, büyük ihtimalle tanıdığım insanlarla karşılaşma ve açıklama yapma olasılığından duyduğun kaygi ve korkudandı,” dedi. Ancak yavaş yavaş çevresine açılmaya başladığında ve insanların yargılama korkusunu atlatınca üniversitede bağ kurduğu insanlarla ‘date’ lere çıkmaya başladığını ekledi.
Güvende hissetmek/hissedebilme, cinsellik ve flörte dair kalıplaşmış fikirleri yıkma, cinselliği ve ilişkileri istediğimiz gibi yaşayabilme isteği ve ihtiyacı tabii ki üniversite kampüsü ile sınırlı kalmıyor. Bu her yaşta, her ortamda ve her şehirde boy gösteriyor. Ancak üniversite gibi genç yoğunluğunun yüksek olduğu ortamlarda bu hislere kulak verir ve ihtiyaçların ne olduğunu benimseyebilirsek, üniversiteden çıkıp ‘gerçek’ hayata atıldığımızda bu yolda daha kolay ilerleyebiliriz.
Yasmin Güleç 20’liğin kurucusu. Türkiye’de gençliğin nabzını tutmayı hedefleyen bu yayına üye olmak için buraya tıklayabilirsiniz.
kişisel sınırlarını nerelere çizmek istersin? ✏️
Okulda nasıl davranmak ya da ilişkilerinde nasıl bir insan olarak algılanmak istediğini düşünürken kafan karışabilir. Bazen yeni şeyler denemek isteyebilir ve yepyeni bir insan gibi hissetmek isteyebilirsin. Bazen de bazı davranışları deneyimlemek isteyemeyebilir ve tanıdık yönlerine sarılırsın. Okuldaki “sen”i daha iyi tanımak için kişisel sınırlarından destek alabilirsin. Neleri yapmak ya da yapmamak senin için önemli? İlişkilerinde hangi durumları kabul edebilir ya da etmeyebilirsin?
Sınırlar çoğu zaman toplumun, ailemizin, kurumların ya da yasaların belirlediği ve davranışlarımızı düzenleyen kuralları akla getirse de sınırlar çok çeşitli olabilir.
Kişisel sınırlar, kişisel ilişkilerimizde daha güvende ve rahat hissetmek için belirlediğimiz sınırlardır. İlişkilerimizde kendimizle ilgili kararlar bize aittir, çünkü neyin bize iyi ve güvende hissettirdiğini en iyi biz bilebiliriz. Aynı şekilde, partner(ler)imizin de kişisel sınırları vardır. Bu sınırların ne olduğunu bilmek ilişkilerde belirsizlik, endişe ve soru işaretlerini azaltır; karşılıklı güven hissiyle, daha özgür ve yaratıcı bir ilişki yaşamanı mümkün kılar. Kişisel sınırlar baskı kurmaz, bizi özgürleştirir.
Bazen içinde bulunduğumuz mekanlara bağlı olarak sınırlarımızın da değiştiğini hissedebiliriz. Sokak, ev, okul ya da başka yerlerde kendimizi farklı hissedebilir, farklı davranmak isteyebiliriz. Bu yüzden farklı mekanlara göre farklı sınırlar belirleyebiliriz. Mesela, okulda el ele tutuşmayı istemezken sokakta el ele tutuşmaktan hoşlanabiliriz.
Kişisel sınırlar hakkında daha detaylı bilgi için, tabukamu olarak Cinsel Şiddetle Mücadele Derneğinin Ne Var Ne Yok?! Gençlik Programı ile iş birliğinde hazırladığımız kişisel sınırlar yazısının tamamını butona tıklayarak inceleyebilirsin.
Bizi sosyal medyada takip ediyor musun?