Okuma süresi: 5 dakika
Selam! Geçen haftaki sayımızda 16 Günlük Aktivizm kampanyamızdan ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadeledeki araçlarımızdan bahsetmiştik. 1 Aralık Dünya AIDS Günü, 16 Günlük Aktivizmin bir parçasıdır, çünkü HIV’le veya AIDS’le yaşayan insanlar da toplumsal cinsiyete ve enfeksiyon statülerine dayalı şiddete maruz bırakılabilir. Şiddetle mücadeleye devam ederken HIV ve AIDS hakkındaki bilgilerimizi tazelememiz önemli!
bu sayıda neler var?
1 aralık dünya AIDS günü: HIV ve AIDS’in ne olduğunu tanımlıyoruz. Bazen yanlış şekilde birbirinin yerine kullanılan bu iki kavramı birbirinden ayırıyoruz.
HIV’in nasıl aktarılabildiğini biliyor musun?: HIV’in nasıl ve hangi koşullarda aktarılabildiğini ve B=B’nin ne demek olduğunu açıklıyoruz.
kamusal alanda tabusal konuların konuğu HIV aktivisti Oğuzhan Nuh anlatıyor!: Oğuzhan Nuh, HIV ve AIDS ile yaşamaktan karşılaşılan bariyerlere, tedavi süreçlerinden HIVfobiye kadar pek çok konuyu, Rayka Kumru’nun mikrofonuna anlatıyor.
1 aralık dünya AIDS günü 🎗
1 aralık HIV / AIDS farkındalık gününde bilgilerini tazelemek ister misin?
1 Aralık 1988’den beri bu gün, Dünya AIDS Günü olarak kabul ediliyor ve 16 Günlük Aktivizm dahilinde AIDS hakkında farkındalığı artırmak ve AIDS’in sebep olduğu ölümleri anmak için her yıl düzenleniyor. Peki HIV ve AIDS tam olarak ne?
HIV, İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsüdür. AIDS ise Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu'nun kısaltılmışıdır. HIV, bağışıklık sistemini zayıflatan, insandan insana cinsel yolla aktarılabilen bir virüstür. Tedavi edilmediğinde, yani virüs miktarı belli bir düzeyde tutulmadığında, bağışıklık sistemini çok zayıflatarak AIDS'e sebep verebilir.
AIDS bir hastalık değil, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve zayıfladığı için farklı enfeksiyon ya da hastalıklarla baş edememesi durumudur. Zaten bu yüzden adı Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Hastalığı değil, Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromudur. HIV bir virüs, AIDS ise bu virüsün bazen sebep verebileceği bir tablodur.
HIV+ veya HIV pozitif olmak, HIV’le yaşamak anlamına gelir. Bu, vücutta HIV, yani İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü olduğunu ifade eder.
HIV’in nasıl aktarılabildiğini biliyor musun? 👇
HIV, belli temas ya da davranışlarla aktarılabilir:
Kan: Ortak şırınga kullanmak, piercing ya da dövme yapılan araçların doğru şekilde temizlenmemesi, kan yoluyla HIV'in geçişine sebep olabilir. HIV kırılgan bir virüs olduğu için havayla teması virüsü etkisiz hale getirir. Yani her kanla temas HIV'in geçişine sebep olmaz.
Penis sıvısı: Oral, vajinal ya da anal ilişki esnasında, penisten çıkan meni ya da ön sıvı aracılığıyla aktarılabilir. Prezervatif ya da oral bariyer kullanmak bu davranışlar sırasında HIV'in aktarılmasını engelleyebilir.
Vajinal sıvı: Vajinada bulunan ve vajinadan çıkabilen sıvılar, bariyer yöntemi kullanılmadığında HIV'in aktarılmasına sebep olabilir.
Anal sıvı: Anüsün iç kısmında bulunan ve anüsten çıkabilen sıvılar bariyer yöntemi kullanılmadığında HIV'in aktarılmasına sebep olabilir.
Emziren kişinin sütü: HIV, gebelik sırasında gebe kişiden fetüse, doğum sırasında veya emzirme dönemindeyken doğum yapmış kişiden bebeğine aktarılabilir. Uzman desteği alındığı sürece HIV ile yaşayan insanlar gebe kalabilir, tedavileri dahilinde HIV aktarımı olmadan bebek doğurabilir ve sağlıklı bir gebelik dönemi geçirebilir. HIV ile yaşayan insanlara emzirmeleri önerilmez, fakat bu konuda son kararı doğum yapmış kişi doktoruyla beraber verir.
Antiviral ilaçlar sayesinde günümüzde birçok insan HIV+ ve AIDS+ (AIDS pozitif, yani AIDS ile yaşayan) olarak hayatlarına olağan şekilde devam edebilmektedir.
Virüs kanda belirlenemiyorsa, bulaştırılmıyor, yani aktarılmıyor demektir. HIV, doğru tedavilerle vücutta belirlenemeyecek seviyeye getirilebilir. Bu durumda virüs başkasına aktarılamayacak kadar az seviyeye çekilmiş olur. Buna B=B (B eşittir B) denir. Yani virüs kanda belirlenemiyorsa, bulaştırılmıyor demektir.
kamusal alanda tabusal konuların konuğu HIV aktivisti Oğuzhan Nuh anlatıyor! 🎤
Oğuzhan Nuh, HIV ve AIDS ile yaşamaktan karşılaşılan bariyerlere, tedavi süreçlerinden HIVfobiye kadar pek çok konuyu, Rayka Kumru’nun mikrofonuna anlatıyor.
B=B (B eşittir B), yani belirlenemeyen = bulaştırılamayan, bize şunu söylüyor: HIV ile yaşayan ve tedavilerine devam eden kişilerin vücutlarındaki virüs miktarı bir süre sonra o kadar baskılanmıştır ki, yapılan viral yük testleri, yani vücutta ne kadar virüs olduğuna bakan testler, bir yerden sonra virüs seviyesinin belirlenemeyen seviyelerde olduğunu söyler. Bu demektir ki, kanda virüs miktarı çok çok çok çok az. O kadar az ki, siz kondom ya da farklı bir önlem aracı kullanmasanız bile cinsel pratiklerinizde, sizden partnerlerinize HIV geçişi söz konusu değildir.
Biz genelde fobiler hakkında konuşurken bunu takıntı derecesinde bir konudan korku olarak algılıyoruz. Bu tabii HIV özelinde de geçerli. HIV’den takıntılı derecede korkuyor olabilirsiniz. Bu bir fobidir. Ama aynı zamanda HIV’le yaşayanların haklarının olmadığını söylemek ya da en temel bazı insan haklarının, gizlilik haklarının HIV’le yaşayanların HIV’le yaşadıkları için geçerli olmadığını düşünmek, böyle davranmak, bunun üzerine söz üretmek, politika üretmek ya da HIV’le yaşayanları bir şeyleri yapmak zorunda bırakmak HIVfobidir. Genelde fobilerin altında bilgisizlik ya da ön yargı yattığını söyleriz. Ama HIV hakkında gayet bilgili olan, yine de HIV’le yaşayan insanların bazı haklarının geçerli olmaması gerektiğini söyleyen ya da hak ihlali gördüğünde “bir şey demeyeceğim, dememe gerek yok, çünkü biraz katılıyorum” diyen bir sürü kişi var. Ben bunların HIVfobi şemsiyesinin altında bir yerde olduğunu düşünüyorum.
HIV’le yaşayanlar hakkında konuşmuyoruz, onların deneyimleri hakkında konuşmuyoruz. Ama onların HIV statüsü üzerinden onlara bazı zorunluluklar ya da bazı yaşam tarzları biçmeye çalışıyoruz.
Bizi sosyal medyada takip ediyor musun?