Toplumsal hareketler, haksızlıklara karşı ses çıkarmak ve değişim talep etmek için önemli araçlardır. Ama bir eylemin güvenli ve sürdürülebilir olması için bazı ihtiyaçlar vardır. Bunlardan bir tanesi, hareketin içinde yer alan herkesin kendini güvende ve güçlü hissetmesi, birbirine destek olması ve çeşitliliklerin gözetildiği bir ortamın oluşturulmasıdır. İşte tam da bu noktada dayanışma kültürü ve kapsayıcılık devreye girer.
Dayanışma, ortak bir amaç doğrultusunda bir araya gelen insanların birbirine destek olmasıdır. Bu destek yalnızca fiziksel olarak bir arada olmakla sınırlı değildir; moral vermek, bilgi paylaşmak ve olumsuz ihtimalleri en aza indirmek gibi pek çok farklı biçimde kendini gösterebilir. Kapsayıcılık ise çeşitli kimlik, deneyim, düşünce ve varoluşları kapsayan, geride bırakmayan bir yaklaşımı tanımlar. Kapsayıcılık ilkesi, toplumsal hareketlerin, herkesin kendini ait hissedebileceği ve güvende olabileceği şekilde düzenlenmesini gerektirir.
Dayanışma ve kapsayıcılık uzun vadeli bir dönüşümü destekler. Aksi halde, hareketin içinde bazı gruplar dışlanabilir, sesleri duyulmayabilir veya güvenli alanlardan yoksun bırakılabilir. Bu da hem hareketlerin gücünü zayıflatır hem de toplumsal değişim için gerekli olan uzun vadeli bağları zedeler.
dayanışma nasıl olabilir?
Dayanışma kültürünün benimsendiği hareketlerde insanlar yalnızca kendi hakları veya deneyimleri için değil, diğer grupların mücadelesi için de ses çıkarır. Bu, hareketin dayanıklılığını artırır ve karşılaştığı baskılar karşısında onu daha dirençli kılar. Dayanışmanın çeşitli biçimleri olabilir:
Fiziksel dayanışma: Güvenli alanlar oluşmasını sağlamak, ihtiyacı olanlara yardım etmek (örneğin, yaralanan birine ilk yardım sağlamak),
Bilgi paylaşımı: Toplumsal hareketle ilgili doğru ve güncel bilgileri yaymak, hukuki destek süreçlerinin nasıl işlediğini paylaşmak, polis müdahalesi gibi durumlarda ne tür hakların olduğunu paylaşmak,
Lojistik destek: Su, yiyecek veya ilk yardım malzemeleri sağlamak, ulaşım desteği sunmak,
Duygusal dayanışma: İnsanların birbirine moral vermesi, duygusal destek sağlaması ve olumsuz deneyim yaşayanlara psikolojik destek sunulması gibi.
Dayanışmanın en önemli yönlerinden biri, sadece yakın çevremizdeki insanlarla değil, toplumun farklı kesimleriyle de kurulmasıdır. Bazen hareketlerde bir araya gelen insanlar birbirlerini tanımazlar, ama ortak bir amaç için bir arada olmaları, güçlü bir birliktelik bilinci oluşturabilir.
Dayanışma, yalnızca eylem anında değil, öncesinde ve sonrasında da devam ettiğinde güçlenir. Polis şiddetine veya baskıya maruz bırakılan insanlara hukuki destek sağlamak veya eylemin ardından destekleri sürdürmek de bu sürecin bir parçasıdır.
kapsayıcılık nasıl sağlanabilir?
Bir toplumsal hareketin güçlü olabilmesi için insanların kendini güvende hissettiği bir ortam sağlanması önemlidir. Bu güven hissi sadece fiziksel bir güvenlik hissi değil, duygusal bir güvenlik hissi ile ilgilidir. Bazı gruplar, toplumsal yapılar nedeniyle eylemlere katılırken daha fazla engelle karşılaşabilir. Örneğin, fiziksel engeli olan kişiler fiziksel mekanlara erişimde zorlanabilir; kadınlar, LGBTİ+’lar ve trans+’lar dayanıştıkları insanların arasında dahi güvensiz ortamlarla karşılaşabilir, göçmenler veya mülteciler hukuki statüleri nedeniyle gözaltına alınma veya sınır dışı edilme korkusu taşıyabilir.
Bu nedenle, toplumsal hareketlerde kapsayıcılığı sağlayabilmek için şu soruların sorulması önemlidir:
Toplumsal hareketin gerçekleştiği ortamlar ne kadar kapsayıcı?
Toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık ve şiddetle karşılaşabilen kadınlar ve LGBTİ+’ların güvenliği gözetiliyor mu?
Sloganlar cinsiyetçi veya fobik söylemler içeriyor mu?
Çeşitli cinsel kimliklerden insanlar güvenli bir şekilde kendi söylemlerini üretebiliyor mu?
İnsanlar güvenli bir şekilde kendilerini ifade edebiliyorlar mı?
Herkesin kendini güvenli bir şekilde ifade edebilmesi için ne yapabiliriz?
Söz hakkı eşit dağılıyor mu?
Kapsayıcılık, yalnızca fiziksel veya hukuki engelleri aşmak anlamına gelmez. Aynı zamanda, farklı grupların ihtiyaçlarını ve önceliklerini anlamak ve onlara alan açmak demektir. Bu yüzden bu soruları cevaplarken varoluşlarımızın, düşünce ve deneyimlerimizin çeşitli olduğunu anlamak ve kabul etmek önemlidir.
Kapsayıcı bir danışma kültürü, herkesin kendini rahat, güvende ve değerli hissetmesini sağlar. En etkili toplumsal hareketler, yalnızca büyük ses getiren değil, aynı zamanda içeride güçlü bağlar kuran ve dayanışmayı sürdüren hareketlerdir.
Çünkü biri yoksa, hep bir eksiğiz!